Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sony W910i

Sony Ericson'un bu modeli bir harika. Telefonunuzda nerdeyse yok yok. MP3 çalar, internet, kamera, 3D oyunlar.... ve tabiki sony ericson a has bir tasarım. Boyut 99.0 x 50.0 x 12.0 mm 3.9 x 2.0 x 0.5 inç Ağırlık 86.0 gr 3.0 oz Mevcut renkler Siyah kırmızı Bronz renklerinde 3 farklı seçenek var. Ekran 240x320 pixel 262.144 renkli TFT Bellek Memory Stick Micro™ (M2™) desteği (4GB 'a kadar) Phone memory 35MB* Telefon belleğinin gerçek boş kapasitesi, telefonun önyapılandırmasına bağlı olarak değişebilir. Şebekeler GSM 850 EDGE HSDPA 2100 UMTS 2100 GSM 900 GSM 1800 GSM 1900 Performans GSM 850 EDGE HSDPA 2100

Salih MEMECAN; Deniz Baykal'a ceza kesti !!!

Geçtiğimiz iki gün boyunca CHP nin olağan kurultayı vardı. Kurultay sonucunda Deniz Baykal tekrar genel başkan seçildi ve bunu salih memecan çok güzel yorumlamış, siyaseti biraz mizah penceresinden bakarsak ancak bu kadar kaliteli çizilebilir. :D

Yoldan çıkmayan araba!!!

Honda marka arabalara oldum olası aşığımdır :) Sebebi çok eski yıllara dayanmakta. Hani rahmetli Kemal Sunal abimizin bir filmi vardı, Japon Gelin diye. O gün bugündür Japon teknolojisinin gelebileceği son nokta olarak robot gelinleri görüyordum, tabi o zaman çocukluk yılları :D. Neyse bu olay bir yana ama Japonlar yapmış abi dedirten bir haberim var sizlere. Japon otomotiv üreticisi Honda yoldan çıkmayan araba yapmışlar. Ama bu otomobilin Ülkemin güzel(!) yollarında nasıl yoldan çıkmayacak merak ediyorum doğrusu. Çünkü bizim yollar Japonyadaki gibi değiller ki. Unutmadan buraya bir anekdot ekleyeyim, dayım geçmiş yıllarda işi dolayısıyla Japonya 'ya çok gitti geldi. Gittiğinde de 2-3 ay kalıyordu ve bir gün bana İstanbul yollarında yürürken şunları söyledi: " yahu ben japonya'da 2-3 ay kalıyorum bir kerecik ayakkabımı boyamadım, burda havalimanından eve gelene kadar ayakkabımı boyamak zorunda kaldım." Ne enteresan değil mi? Neyse anlaşılan Japon kardeşlerimiz yine k

Kısa Süreli Hafızanızı Geliştirin

Kısa süreli hafızanızın kapasitesini iki katına çıkaran bir uygulama için kaç para veririsiniz? Beyninize çok küçük bir hafıza çipi takılsa ve bu çip hafızanızın kapasitesini iki katına çıkarsın istemezmisiniz? Yada hiçbir yüzü unutmayacağınız garanti edilse… Bu teklif aslında çok cazip. Düşünsenize bir kere, hiçbir şeyi unutmuyorsunuz, çalışırken kalem nerdeydi, hangi randevunuz vardı, akşam kiminle buluşacaktım, yarın kiminle basket maçına gidecektim…. gibi sorunlara kökten bir çözün olabilirdi. Fakat mesele sanıldığı kadar basit bir şey değil. Kıyas yaptığımız iki şey var burda. Birisi mekanik bir hafızaya sahip olan bilgisayar-yada hafıza çipi- diğeri ise mekanik bir depolama alanı olmayan ve bizim hala bilgileri nereye hangi sistemle kayıt altına aldığını bilmediğimiz beyin. Bunu dışında yukarda da belirttiğim gibi hafıza ile çip arasında farklılıklar bulunmakta, Bilgisayarlar bilgileri belirli yerlerde fiziksel olarak “bit” ler halinde depolamakta, hafızanın ise depolama mekanizm

Windows Vista SP1'in Özellikleri

Vistanın service pack 1 i geçtiğimiz günlerde duyuruldu. Hemde sessiz sedasız. SP1 bizlere ne kazandırıyor diyenlere ise şunu söyleyebilirim ki, daha hızlı, daha güvenli bir vistanız olacak. Fakat buna sahip olmak için 544 mb lık bir paketi indirmeniz gerekiyor. Tabi bu hiçbir güncelleme yapmayanlar için geçerli bir durum. Eğer en son güncellemeler dahil bütün güncellemeleri yaptıysanız bu korkutan boyut 100 mb lara düşüyor. Vista SP1 tam 12000 kişi denemiş ve sonra açıklandı. Yani uzun bir süre bu paketin denemeleri yapılmış ve vista kullanıcıları için güzel bir paket ortaya çıkmış olmalı. SP vista paketinin bir diğer özelliği XP de araç çubuklarında görmeye alışık olduğumuz google ve msn arama çubuklarının daha kolay entegre olması sağlanmış. Buda birçoğumuzun artık google veya msn gibi bir arama motoru anasayfasına girmeden arama yapmaya alışmış kullanıcılar için güzel bir güncelleme olmuş. Bir diğer geliştirilen ve desteklenen yenilik ise yeni nesil flash disklerde kullanılmaya baş

Zeytin ağacı ve Zeytin yağının tarihi serüveni

Zeytin ağacı, tam 39.000 yıllık bir efsane. İlk olarak Ege Denizindeki Santorini diye bir adada var olduğu yapılan bir arkeolojik araştırmada ortaya çıkmış. İlk üretim nezaman başlamış bilinmiyor fakat bununla birlikte günümüzden 6500 yıl önce Anadolu medeniyetlerinden olan Girit medeniyetinin zeytinyağı ticareti yaptığı biliniyor. Bu süreç tan 3000 yıl boyunca sürüyor. İnsanoğlu işte o zamanlarda keşfetmiş zeytinyağını. Zeytin yağı üretimi Zeytin ağacı(Olea europea) çok narin yapıya sahip bir ağaçtır. Ömrü çok uzun olmasından dolayı zeytin ağacına mitolojide "ölümsüz ağaç" diye tanımlanır. Yetişme şartları ise tam akdeniz ikliminin görüldüğü ortamı sever. Yazları sıcak, kışları ılık geçen iklimler zeytin için ideal bir ortamdır. Zeytin ağaçlarının ortalama genişliği 40- 50 cm . civarında olur ve ortalama boyları 4- 10 m olan zeytin ağaçları mevcuttur. Zeytin ağacının bir diğer özelliği de bir yıl bol diğer yıl ise az ürün veriyor olmasıdır. Zeytinin hasat zamanı kasım

Eşşek Arıları ve İncirli bisküvi krizi

Bugün okuduğum bir yazı çok ilginçti ve sanırım iklim değişikliğinin etkileri yavaş yavaş görülmeye başladığının bir göstergesi niteliği taşıyor. Habere göre ingilizleri çok sevdiği incirli bisküviler ingilteredeki market raflarından kalkmak üzereymiş. Sebebi ise Türkiye'deki eşşek arı larıymış. Biliyorum belki bu haber biraz komik gelebilir ama ingiltereyi sıkıntıya düşürecek canlının bir eşşek arısı olması çok ilginç. Hatta bu haberi İngiliz The Guardian gazetesi "Ulusal İncir Krizi: Nasıl baş edeceğiz?" şeklinde bir başlık ta atmışlar. Neyse biz haberin devamını sizlere aktaralım. Haberin devamı şu şekilde; bu senenin çok sıcak geçmesi incirlerin erken olgunlaşmasına ve zarar görmesine neden olduğu yönünde bir açıklama var. Bunun yanında küresel ısınma dan kaynaklanan ve Türkiye'deki eşşek arılarının sebeb olduğu hasardan söz ediliyor.

Avrupada Uçaklarda Ceptelefonları Test Edilmeye Başladı

Avrupada Uçaklarda Ceptelefonları Test Edilmeye Başladı Avurpada ki bazı havayolları uçuşlarının bir kısmında deneme amaçlı ceptelefonu kullanımına izin vermeye başladı. Bu uygulamada ilk olmak isteyen Air France geçen hafta gerçekleşen deneme uçuşunda ceptelefonu ile bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmeyi gerçekleştiren Francois Germain, BP nin yöneticilerinden. Air France'ın bu deneme programında bulunan ilk yolcu ve haliyle havada ilk cep telefonu ile görüşme yapan kişide O. Fakat görüşmes sonrasında düşüncelerini paylaşan François, pekte umduğu gibi bir sonuç elde edemedi. Telefon görüşmesini Paristeki asistanı ile gerçekleştirdi ve bu görüşme tam 39.000 feet yükseklikte gerçekleşti, konuşmada iki tarafta birbirlerini iyi duyamadıklarından şikayetçiydiler. Ses sanki bir robottan geliyormuş gibi bir his uyandırmış iki taraftada. Emirates havayolu şirketide Airbus A340 model uçaklarıyla bu hizmeti Dubai-Casablanca arasında sağlıyor. Aynı servisi Ryanair de vermeyi düşünüyor. R

XP için SP3 geliyor çok yakında

Window XP kullanıcılarına müjdeli haber sonunda geldi. Microsoft yetkililerinden Cris Keroack, Technet diye bir forumda yaptığı açıklamada şu şekilde yazmış: "Bugün Windows XP Service Pack 3'ün üretime verildiğini duyurduğumuz için mutluyuz. Windows XP SP3, bizim dağıtım kanallarımız yoluyla OEM üreticileri ve kurumsal müşterilere ulaştırılmaya çalışılıyor. Şu anda SP3'ü indirmeye sunabilmek için son hazırlıklarımızı yapıyoruz ve 29 Nisan'da Windows Update ve Microsoft Download Center'dan indirilebileceğini söyleyebilirim. Beta'ları test eden ve bize geri dönüş yapan tüm kullanıcılarımıza teşekkürler. Sayenizde birkaç önemli düzenleme yaptık. Siz olmasaydınız bunları yapmış olamazdık..." Bu açıklamalar microsoft'un XP ye destek vermeye devam edeceği anlamına geliyor. Çünkü geçenlerde bir haberde microsoft'un artık XP ye destek vermeyeceğini ifade ediyordu. Belki bu microsoftun XP kullanıcılarına en son kıyağı olabilir. Çünkü artık vista y

Zakkum Çiçeği Kansere deva

Bundan tam 20. yıl önce bir doktor televizyonlara çıkar ve kanserin tedavisinin bulduğunu iddia eder. Tabi o zamanlar buna kimse inanmaz. Kanser tedavisi araştırmalarında ciddi şekilde çalışmalar yapan ABD de şuan bir türk doktorunun bulduğu ilaç, kanser hastalarını umutlandırıyor. Hikayeyi kısmen anlatalım, 20 yıl önce Muğlaya cerrah olarak atanan Dr. Ziya Özel, çevre köylere gittiğinde cild kanseri olanların zakkum bitkisi ile kanser olan bölgelerini iyileştirdiğini görür ve hikaye burada başlar. Özel, bu bitkiden nasıl bir ilaç yapılabileceği konusunda araştırmalara başlar, fakat Türkiyeden ona destek çıkmaz, tam tersine köstek çıkarlar ve bundan dolayı adı " zakkum cu ziya" olarak anılmaya başlayacaktır. Fakat bizim azimli doktorumuz bu işin peşini bırakmaz ve araştırmalarına devam eder, bir yolunu bulur ve ABD ye gider. İşte önümüzdeki günlerde belki de kanserin ilacı bulundu diye bir haber okursanız medya da, sizde hadi ordan demeyin. haberin devamı

Normal doğum artık ödüllü

Takip ettiğim haber siteleri arasında olan samanyoluhaber sitesinin sağlık köşesinde şu haber ilgimi çekti ve bunu sizlerle paylaşmak istedim. Haberin içeriği ise şöyle; Sağlık bakanlığı bundan sonra normal doğun yaptıran doktorlara daha fazla ödül vereceği hakkında. Evet, yanlış duymadınız normal doğum yaptırmaya çalışıyor sağlık bakanlığı. Belki son zamanlarda medyada yeralan haberleri takip ettiyseniz, sezeryanla doğumun arttığı yönünde birçok haber bulmanız mümkün. Nedeni ise çok basit, hastanelerin aldıklar katkı payları. Burada insafsız başhekimlerin rolu çok fazla. Çünkü bir hastanede ne olup bittiğini en iyi şekilde takiple yükümlü olan kişi onlar ve döner sermayeden iyi miktarlarda pay alan da yine başhekimler. Herşeyin başını onlar çektiğine göre bu konuda bakanlığın veya hükümetin, artık kimin görev alanına giriyor sa, ilgili makamın gerekenleri yapmaları gerek. Çünkü benim bildiğim kadarıyla, ki ben erkek olmama rağmen, sezeryanla doğum hem anne açısından sağlıksız bir yön

Süper Bilgisayarlara hazır olun

Başlık biraz etkileyici değil mi? Ama başlık gerçek olacak gibi, çünkü OBM firması yeni bir sistem geliştirmiş. Bu sistem inanılmaz bir imakan oluşturuyor bizlere. Tam 1500 bilgisayar gücünde yada hızında diyelim, çalışabilen bir bilgisayar yapılmış. Evet doğru okuyorsunuz. Ordaki yuvarlaklar sıfır o harfi değil. Aynı zamanda bu bilgisayarın 4 çekirdekli tam 64 tane işlemcisi bulunuyor. İnanılmaz bir rakam değilmi? İşte ben buna süper bilgisayar derim arkadaş :) İşte bu resimde görmüş olduğunuz bizim süperbilgisayarımız. Dünya tarihinde ilk 4 çekirdekli ve tam 64 adet işlemciyi bir arada bulunduran canavar. Bu bilgisayar " şimdilik " ev kullanıcılarına pek hitap etmesede aslında bizleri çok yakında ilgilendiren konular arasında. Birçok kişinin hosting hizmeti aldığını veya elektronik belgelerini biryerlerde ücretli saklattığını hesaba katarsak bu hızlı makina hem bu işten, yani elektronik veri depolama işinden para kazananlara büyük bir tasarruf sağlayacaktır, hem de biz kull

Orkut'taki arkadaşlarınızla yazı yazma hızınızı yarıştırın

Bu uygulama ile Google'un uygulamalarından olan Orkut ta online olarak arkadaşlarınızla 10 parmak klavye kullanma hızınızı karşılaştırabilirsiniz. Şimdilik Orkut'ta çok sınırlı sayıda buna benzer ilginç uygulamalar bulunmakta. Uygulamanın adı TypeRacer . Bu uygulamayı bir bakıma online yazı yazma yarış oyunu olarak nitelendirebiliriz. Hızlı yazıyorsanız ve bunu arkadaşlarınızla kıyaslamak ve onlardan üstün olduğunuzu ispatlamak istiyorsanız size güzel bir eğlence işte. Bu oyunu typeracer.com dan oynamanız ve yazı yazma hızınızı diğer tanımadığınız kişilerle kıyaslayabilirsiniz.

Youtube

Youtube de videoların arasından sevdiğim videoları paylaşmak istemiştim. Bu araştırma sırasında bir şey denedim ve sonuç çok ilginçti benim için. Aşağıdaki resime baktığınızda 5 tane video resmi var ve bu sıralama 19. nisan 2008 itibariyle (gece 3:30) en çok izlenen videoların sıralamasıdır. İlk iki sırada bizim medarı iftiharımız olan Kurtlar vadisi Pusu yer alıyor. 3. sırada ise, birçoğunuz en azında haberlerde duymuşsunuzdur, barack obama nın propaganda videosu yer alıyor. Biri dizi, hayal ürünü olan hikaye (!) diğeri ise ABD nin başkanlığına talip birinin propagandası. Bizim en çok neyle uğraştığımızın kanıtıdır bu sanırım !

Blogger temanıza teknorati baloncuğu ekleyin

Blogger ile ilgili siteleri araştırırıken şu sitedeki blogger eklentisi ilgimi çekti. Blogger da trafik arttımanın yolları diye bir başlık bu. Blogger blogunuzun teknorati deki durumunu size yansıtmaya yarayan bu ufak uygulamayı sizlerle paylaşmak istedim. Başlıyoruz; 245 blog reaction Her yazınızın altında buna benzer bir durum göstergesinin çıkması için şu adımları takip etmeniz gerekiyor; 1) Blogger Temayı hazır hale getirme Herhangi bir soruna karşı temamızın yedeğini alıyoruz. yedek almak için şu yolları izliyoruz Bu ekrana geldiğimizde " tam şablonu yükle " dediğimiz zaman kullandığımız temanın yedeğini almış oluyoruz. Temamızın yedeğini aldıktan sonra "wideget şablonlarını genişlet" diyerek aşağıdaki kodu buluyoruz. kodlar için tıklayın 2) Bu kodu kopyala/ yapıştır yapın. Aşağıdaki kodu yukardaki kodun hemen sonrasına ekleyin. kodun sonundaki " data:post.url" kodu her yazının ardından bu eklediğimiz scriptin çalışmasını sağlayacaktır. Şablonu kay

Çizgilerin Anlattıkları

Zaman gazetesinin internetten takipcisiyim ve özellikle çizgi yorum sayfalarını takip etmenizi tavsiye ederim. Çünkü orada yayınlanan karikatürler gündemi birkaç kalem hareketi ile özetliyor. Belki çizerin anlatmaya çalıştığını yazıya dökmeye çalışsak, herhalde bir kitapçık ortaya çıkacaktır. Neyse sizin kafanızı fazla ağrıtmayayım da asıl çizgi yorumlara gelelim. Bakın işte size demedim mi? Son günlerde yaşanan olayları, AB krizini, asıl gündemden yani demokratikleşme üzerine yoğunlaşacağımıza farklı noktalara enerjimizi harcadığımızı ifade ediyor bence. Tabi bu resimden, çizimden siz ne anladınız bilemem. Artık onuda yorumlarınız da ifade edersiniz. Birde bu resime bakın, etik olup olmamayı tartışmaya açmış ressamımız Dağıstan bey. Ne kadar da manidar bir anlatım var değil mi? Cellat, balta ve eli kolu bağlı bir vatandaş. Belliki bir suçu yok ki etik olup olmadığını sorguluyor, ama cellat hiç te oralı değil, hani gazetelerde bazen ilginç bir haber çıkar, adam yıllar ca yatmıştır h

hoyrat olmayın

kitap kurdu nedir bilirmisiniz? hani o kitapları kemiren ve zamanla beyaz sayfaların sararmasına sonrada yeryer delinmesine sebep olur. İşte tüm bunlardan çok nefret ediyorum. Kitap okumama gibi bir bahanemiz de olmamalı. Mutlaka günde 1 sayfa bile olsa bilgi dağarcığımıza birşeyler eklemekte fayda var. Bir de kitapları hoyratça kullananlar var aramızda malesef. Şimdi onların isimlerini tek tek sayacak değilim ama eğer sizde burdaki gibi yapabiliyorsanız bırakında kitabı hoyratça kullanım.

Arkadaşım Tilki -Le Renard et L’enfant

4 nisan günü gösterime giren olan bir filmin haberini vermek istiyorum. Filmimiz Fransız kökenli bir film olacak. Filmin konusu macera. İlk izlenimlerim ise söyle; filmimiz Fransanın doğusundas bir kasabada yaşayan küçük kız ile tilki arasında başlayan bir ilişki hikaye edilmiş. Filmin başında küçük kızımız okula giderken karşılaştığı küçük tilki yavrusu kahramanımzın ilgisini çeker, ve daha sonraki günlerde onunla tekrardan karşılaşmak ister. Doğayı keşfetmek ister onunla. Ve isteğine de kavuşur, tilki yavrusu ile ormanda karşılaşan kahramanımız onunla sıcak bir ilişki kurar, orman da tilki yavrusu sayesinde birçok şey öğrenir. Fakat kahramanımız günün birinde sakatlanır ve ormana uzun bir süre gidemez. Bir sonraki baharda kızımız iyileşmiştir, tabii küçük tilki yavrusu artık büyümüş ve çiftleşmek için doğada kendine bir eş aramaktadır. Yavruladıkları esnada küçük kızımız ormanda eski dostunun yuvasını bulur. yine eski günlerdeki gibi onunla dolaşmak ister. Bu isteğini tilkiyi evcille

Aysun Kayacıya Çobandan cevap

Aysun Kayacı geçenlerde Ntv de yayınlanan bir programda çobanlarla kendi oyunun bir olamayacağını ifade etmiş. Peki bu farkı ortaya çıkaran unsur neymiş ki. Bunu bi açıklaması gerekir Aysun kayacının. Bu gün internette haber sitelerinde dolaşırken bir haber dikkatimi çekti. Onu sizlerle paylaşmak istedim. Çobanımız Erzincanlı ve devlet memuruna hakaretten dolayı bir yıl boyunca kitap okuma cezası almış. Bir sene boyunca 41 kitap okumuş. Mahkeme her hafta karakola gidip okuduğu kitapların özetini götürmesini bunu yapmadığı takdirde ise cez aevine gönderileceğini söylemişler. Çobanımız kitapları okumuş. Dünya klasiklerini bitirmiş. Lise 1 den okulu bırakan çobanımız, artık hayata daha değişik bir gözle bakar olmuş. Okula açık liseden devam eden çobanımız, üniversite de mühendislik yada doktorluk okumayı kafasına koymuş. Ve çobanımız bir şey istemiş Aysun Kayacıdan, " Lütfen özür dileyin". Sizce Aysun Kayacı ne yapmalı ? Technorati Etiketleri: aysun kayacı , çobanlar , aysu

Trafikteki "tutanak karşaması" bitiyor

Bu ayın başından beri uygulanmaya başlayan yeni yasaya göre ölüm ve yaralanmaların olmadı hasarlı trafik kazalarında sürücüler kendi aralarında anlaşmaları durumunda polisin gelmesine gerek kalmadan tutanakları kendileri hazırlayabilecekler. İlk günlerde birçok kişinin haberinin olmayışı, tutanakların araç sürücülerinde olmayışı sıkıntılara yol açmıştı ancak bu günlerde trafik şubelerinin yaptığı açıklamalardan anlaşılan şu ki; yeni uygulama yavaş yavaş oturmaya başladı. Trafik şubelerine yapılan çağrılar yarı yarıya düşmüş.

Terim'e futbol profesörü ünvanı verilmiş.

Herşeyin uzmanı vardı, ülkemizde artık futbol profesörümüz de var. Fatih üniversitesi öğrenci konseyi Fatih Terime Futbol Profesörü ünvanı vererek onu ödüllendirdiler. Terim bu ödülü Fatih üniversitesinin yapacağı bir organizasyonda alacakmış. Kendisini tebrik ederiz. İnşallah milli takım ile Euro 2008 de daha başarılı olur ve Ordinaryüs ünvanını verirler.

Hamdi bey sahteymiş, vay bee

Son zamanlarda birçok kimsenin müptelası olduğu bir yarışma olan varmısın yokmusun yarışmasında meşhur bankacımız Hamdi bey meğer sahteymiş. Yarışmacılara göre o bir bilgisayar programından ibaret. Ama gerçekte O ne bir bilgisayar programı ne de bir bankacı. Gerçek şu; Acun ılıca'nın eskiden yapmış olduğu bir programın kameramanı Birol Doğanmış. Kendisine sorulduğunda ise hep kaçamak cevaplar veriyor. Nedenine gelince, yarışmacıların ne giyeceğinden, nasıl konuşacağına kadar kendileri karar veriyor ve bu yüzdende açıklanmaması gereken bir sır aslında. Ama bu haberimziden sonra bu sır nasıl korunabilecek ki. Bu bir soru işareti.

Nerey Gidiyoruz Böyle?

Son zamanlarda Türkiye ekonomisinde yaşanan ufak tefek sıkıntılar var. Tabi bu sıkıntılarda bir çok faktörün etkisi var. Bunların en başında AK partiye açılan kapatma davası geliyor. Şimdi birçok kişi AK partinin kapatılıp kapatılmayacağı konusunda bir belirsizliğin olduğunu düşünmekte. Tamam, hadi AK partiyi kapattık diyelim. Peki sonra ne olacak? Kocaman bir soru işareti var değil mi. Olacağı şu, AK parti kapatılırsa, ya hemen bir erken seçim olur, yada eski AK partili milletvekilleri yeni bir parti kuracaklar ve bir partiyle birlik koalisyon hükümeti kuracaklar. Başka üçüncü bir şık yok. Peki bu kapatma davasının Türkiye ekonomisine yapacağı tahribatı kimse hesaba kattı mı? Halk bundan bihaber bir şekilde gündelik hayatına devam ediyor. Ama yaklaşan krizin farkında değiller. Yaklaşmakta olan ve bangır bangır geliyorum diyen bir krizin kaynağı eskiden olduğu gibi ABD dışında ülkeler değil. Tam tersine krizin kaynağı ABD. ABD de yaşanan kredi piyasalarında ki zararlar, geri dönmey

Türkiyedeki Terry fox koşuları

Her yıl 50'den fazla ülkede, binlerce bölgede yapılmakta olan Terry Fox koşusu ülkemizde de düzenlenmektedir. Terry Fox Vakfı ve Kanada Büyükelçiliğince organize edilen ve çok 4800 sayıda ülkede aynı günde yapılan koşunun temel amacı kanser araştırmalarına destek sağlamaktır. Terry Fox'ın öyküsü ise şöyledir: 18 yaşında iken sağ bacağında kemik kanseri (osteosarkom) tanısı konulanKanada'lı genç Terry Fox, karşılaştığı amansız hastalık ile savaşta, kanser araştırmalarına destek vermek amacı ile Kanada'nın bir ucundan diğer ucuna bir koşu yapmayı, bu arada her Kanada'lının 1 dolarlık bağış yapmasını planlar. Hastalığı nedeni ile bir bacağını kaybeden ve takma bacağı olan Terry, koşu öncesinde 15 ay süre ilekm'lik egsersiz yapar. 12 Nisan 1980'de Umut Maratonu "The Marathon of Hope" adını verdiği koşusunabaşlar. Takibeden 143 gün boyunca takma bacağı ile her gün ortalama 43 km koşarak Kanada'yı bir uçtan diğerine geçer. 28 Haziran 1981'de

Terry Fox: Umut Koşusu

Kendisini kimse göremesin diye ilk koşusuna karanlıkta çıktı. Öğretmeni Bobby McGill’in, onu daha görmeden, dikkatini ilk çeken koşu esnasında biri sağlam, diğeri takma olan bacaklarının çıkardığı ses olmuştu. Karanlıkta, garip bir ses eşliğinde koşan bu genç Terry Fox’tu. Kanadalı Terry Fox, bacağına kemik kanseri(osteosarkom) teşhisi konulduğunda 18 yaşındaydı. Hastalığı sırasında kanserin yol açtığı acıyı ve çaresizliği yaşayınca kanser araştırmalarının önemini anladı. Hastalığının ilerlemesini engellemek amacıyla dizinin 15 santimetre üzerinden bacağı kesilince kanser araştırmalarına destek sağlamak için koşmanın hayalini kurmaya başladı. Lise yıllarında sporla uğraşan, okul basketbol takımına giren, hastalandığı zamanda beden eğitimi öğretmeni olmak için üniversiteye başlamış bulunan Terry Fox daha hasta yatağında iken koşarak başarabileceğini kanıtlamak, kanser araştırmalarına destek sağlamak, mucizelere inandığını kanıtlamak için koşmayı planlamıştı. Ameliyatından iki yıl sonra

Ucretsiz reklam

Sitemizde bulunan ücretsiz reklam alanından faydalanabilirsiniz. Bunun için birkaç şartımız var. Bunlar; Reklam alanımız 125X125 boyutlarındadır. Reklam için gereken resimi hazırlayıp yollamanız gerekmekte. PR değeri sitemizden düşük olmayacak. İçerik olarak özgün olması gerekli. Reklamlar minimum 2 ay yayınlanacak ve karşılığında sadece sizlere vereceğimiz linki sitenizde yayınlamanız gerekmekte. Adult, hack, warez içerikli siteler haricinde herkes bu imkandan yararlanabilir. Sormak istediğiniz soruları tiklaman@gmail.com adresine mail atarak sorabilirsiniz.